aşkınahediye.com
Aşkınız İçin Özel Tasarlanmış Hediyeler
  • AnaSayfa
  • Blog
  • İletişim
  • Satın Al
Haziran 24, 2016

Milli Takım Aşkı

admin Uncategorized

Geçmişteki oynanan futbol kadar şimdiki oyanan futbolda aşk yani gönül ilişkisi kalmadıysa, bu futbolçular arasında, futbolcu teknik heyet arasında, futbolcu yöneticiler arasında olduğu gibi hatta futbolcu taraftar arasındaki ilişkiler artık gönül ilişkisine sevgiye dayanmıyor. Herkes için para, camiadaki adı da profesyonellik oluyor. Profesyonelleşmeye çalışıyoruz onu beceremiyoruz. Yeterli alt yapımız yok. Alt yapıya değer veren sistemimiz yok. Bundan sonra da olacağına hiç inanmayanlardanım. 14 yabancı kuralı falan değil. o da çok büyük sorun o da aynı şekilde alt yapını güçlendirmeden yeterli ve kaliteli futbolcu yetiştirmeden rekabet ortamı yaratmaya çalışıyorsun, Rekabet ortamı, şartlar ve koşullar denk olursa mümkün olur.  Şu saatten sonra da Türkiye’ mizde alt yapı diye bir şey olmaz. Çünkü şimdiye kadar her işte, özellikle sanayi sektöründe yaptığımız gibi futbolda da nasıl olsa bizim için türk asıllı futbolcu yetiştiren ülkeler var. bizim yetiştirmemize ne gerek var. Biz de o gençlerin ailesinin ülke hasreti özlemi  olması nedeniyle bizim milli takımda oynamaları konusunda ikna etmek için çok fazla zorlandığımızı da düşünmüyorum. HAZIR YETİŞMİŞİ VAR ÇAĞIR OYNAT…millitakim

Aralık 14, 2014

Bu aşkın kahramanı sen ve ben adlı romanının fikrin sahibi

admin Uncategorized

Fikrin Sahibi Bayram Huy: 1975 yılında Denizli İli Çameli İlçesi +Çamlıbel+ Köyünde doğdu. İlkokul 5.sınıfı kendi köyünde bitirdi. 1987 yılında Ortaokulu okumak üzere Denizli’ nin Tavas İlçesine gider. Ortaokulu orada tamamladıktan sonra Denizli Merkezde bulunan Denizli Lisesini bitirir. Mustafa Kemal Üniversitesi Pazarlama Meslek Yüksek okulunu bitirdikten sonra direk kendi işini kurarak reklamcılık sektörüne girer. Bu sektörde başarılı çalışmalar yapar; 8 kişilik ekip kurarak bir katalog çalışmasını başarı ile tamamlar.

Bölgesinde ilk olan plastik karvizit olayına girer ve başarılı olur. Kurduğu ajansı daha yaşı henüz küçük olan kardeşine bırakarak 2000 yılında askere gider.Askerliğini grafik bilgisinin sayesine +Genelkurmay+ Basımevinde yapar. O askerde iken türkiyenin büyük krize girmesi nedeniyle o işi bırakmak zorunda kalır. Askerden sonra o aralar revaşta olan İrternet Sektörüne ortaklık yaparak girer. 3 senenin sonunda ortaklıktan ayrılır. Ailesinin baskısı üzerine KPSS sınavına girer, aldığı puan ile yetenek sınavına girerek Zabıt Katibi olarak Adliyede memur olur. Memur olduktan sonra öğrenimini lisans diploması alarak devam ettirir. +Turkcell+’ in 2007 yılında ilkini düzenlediği Mobil Gelecek Yarışmasına Mobil Contact projesi ile ilk 7 kişi arasına girerek finala kalmayı başarır. ve ardından bu fikir.

Aralık 14, 2014

Bu aşkın kahramanı sen ve ben adlı romanından bir kesit

admin Uncategorized

Bu güzel duyguları yaşattığın için teşekkür ederim. Seni unutmayacağım, yazmış imzalamış ve kırmızı rujlu dudakları ile mühürlemiş.
Ali bu kâğıdı hatıra olarak ömür boyu saklamak için özel defterinin arasına koydu.
O yıl okul sona erdi artık iple okulun açılacağı gün çekiyordu. Hiç bu güne kadar okulun açılmasını bu kadar çok istememişti. Önceden hemen bitiveren o kısacık yaz tatili uzadıkça uzadı. Birçok kere o yaz günlerinde özellikle ilçede semt pazarı kurulan haftanın Salı günleri her sabah erkenden köy arabalarının insanları son durak olarak indirdiği garajda ki, Müzeyyen ile ilk tanışmalarına sebep olan bankı ziyaret etti. Saatlerce orada oturdu. Sadece Müzeyyen’ i görmekten başka hiçbir amaç ve gayesi olmadan saatlerce oturdu. Enteresan olan ve onun çok garibine giden şeylerden biri de, hiçbir vatandaşın gelip, delikanlı sen burada niçin otuyorsun, kimi bekliyorsun diye soran olmamıştı. Müzeyyen de gelmemişti. Koskoca yaz tatili bu şekilde sona erdi.
Okul başladı, ancak Ali nasıl olsa okulun ilk günleri ders olmaz diye, okula gitmedi. Ancak Müzeyyenin okulunun oralara uzaktan uzağa takıldı. İlk zamanlar gözü hep Müzeyyeni arıyordu. Ancak Müzeyyen’ i bir türlü göremedi. O da büyük ihtimal köyde işler olduğu için babası göndermiyor diye düşünüyordu. Bunu ancak kendisine Müzeyyen’ den haber getiren kızdan öğrenebilirdi. Onundu ismini bilmiyor, simasını da çok net hatırlamıyordu. Onun için okulun yakınlarında bulunuyordu ki belki Müzeyyen’in arkadaşı beni görür bir şekilde Müzeyyen hakkında bilgi alırım diye düşünüyordu. Ona şimdi okulun kapısından çıkıverecekmiş gibi geliyordu. Bekledikçe umutları tükeniyordu. Perşembe gününe kadar bekledi. O gün sabahleyin erkenden Müzeyyen’ in arkadaşını gördü. Onun halini hatırını bile sormadan;
—Müzeyyen’ in nerede olduğunu sordu. Pazartesiden bu güne kadar buralarda sokakta onu bekliyorum. Ne seni görebildim, ne Müzeyyeni.
Üzgün olduğunu belirtir bir şekilde dudaklarını bükerek;
Ben de bugün geliyorum ilk defa okula, Müzeyyen’ i şuana kadar görmedim. Sahi biraz önce bir arkadaşı gördüm. O Müzeyyen’ in de daha gelmediğini söyledi. Ama merak etme ben sana onun köyünden gelen üst sınıflarda okuyan bir erkek öğrenci var, ona sorar öğrenir, sana bilgi veririm.
Bu sözlere çok sevinen Ali;
—Beni habersiz bırakma, olduğum yerde senin gelmeni bekleyeceğim. Lütfen her durumda bana dönersen sevinirim.
—Tamam, bahsettiğim çocuk okula geldiyse eğer hemen öğrenip geleceğim, bekle beni, diyerek okula doğru gitti. Ali merakla bekliyordu. Fazla geçmeden ismini bile henüz soramadığı kız karşıdan göründü. Heyecanlanıp, kalp atışları hızlanınca kız önünde bitiverdi, ancak bir insanın en yakını ölürde kendisine nasıl söyleyeceğini bilemezsin ya lafı dolandırmak istersin ama dolandıramazsın hesap etmediğin bir şekilde söyleyiverirsin ya, işte öyle;
—Sizin için çok üzgünüm. Bu kötü haberi benden duymanızı istemezdim.
Ali’ nin sabredecek hiçbir an ve durumu kalmamış sert bir şekilde;
—Lafı gevelemeyin lütfen açık ve net bir şekilde neyse onu söyleyin?
—Müzeyyen ailesi ile birlikte şehre taşınmış, büyük bir ihtimal orada bir okula yazılmış.
Ali bitti, öylece kalakaldı. Hiçbir tepki vermedi. O koskocaman yirmi yedi bin nüfuslu ilçe ters geldi de üstüne yıkıldı. O hala ezilmeyerek, o kadar yük omuzlarındaydı. Kullandığı güç, limitin son haddine gelmişti ki bacakları olduğu yerde sallanıyordu. Ancak okul kıyafeti olan pantolonu geniş olduğundan yakayı ele vermiyordu. Bir süre öylece ruh gibi bekledi. Anlamsız anlamsız baktı etrafına, Müzeyyen bu okulu bıraktıysa, bu okul ne diye hala duruyor burada? Müzeyyen bu sokaklarda yürümeyecekse boşuna sırtında taşımasın bu ağır kaldırım taşlarını, Karşısında öylece kalakalmış kıza, sen niye geldin ki, Müzeyyen alıp gelmeden bu okula? Karşıdan gelen bir öğretmeni gördü. Ona da Müzeyyen yoksa bu okulda kime anlatacaksın dersi? Şeklinde içinden sessiz sessiz envai çeşit anlamsız sorular sorarken, beynine hafiften hafife oksijen gitmiş olmalı ki, birazcık mantıklı bir soru da kendine sordu;
—Müzeyyen’ in olmadığı bir okulda senin ne işin var ki? Ardından kendisi cevap verdi. Bu şehirde sen olmasan da, bu okulda sen okumasan da, bu sokaklarda sen yürümesen de, Seni ve seninle şereflenen bu şehrin bütün mekânlarını hep seveceğim.
Müzeyyen içimde kalan bir şey daha var. O da yüzüne sesli bir defa da olsa, seni seviyorum diyemedim. Ne acıdır ki, duymadığını bile bile Seni seviyorum Müzeyyen.
Ali oradan Müzeyyen’ in arkadaşına hiçbir şey demeden, kızı öylece ayaküstü bırakarak oradan ayrıldı. Kendisi de nereye gittiğini bilmiyordu. Bir süre yürüdükten sonra Müzeyyen ile ilk tanıştıkları gün vakit geçirmek için gittikleri ilçenin futbol sahasında buldu kendini, önceden oturdukları koltuklara giderek, oturdu. Vücudu bu haberin ardından o kadar kasılmıştı ki, ne yaptığını ne ettiğini bilmemekte, hatta konuşamamaktaydı. Vücut birden kendini bıraktı. Gözlerin yaşlar boşandı. Hıçkırıklar içinde, kimsecikler olmadığı için sesini yükselterek ağladı.
Bazı insanlar gibi Ali’ de o gerginliğini, ağlamasının ardından atmıştı. O gerginlikten eser kalmamış, pamuk gibi olmuş ve rahatlamıştı. Akşam olmak üzeredir. Güneş gün boyu yorulmuş dağın üzerine yaslanmış, bütün ağırlığını gölgelere salmıştı. Her yerde gölge olmuş, havada kararmaya yüz tutmuştu Ali evin yolunu istemeyerekte olsa tutmuştu. Ancak ayaklarına birileri kum torbası bağlamış gibi vücuduna ağır geliyordu. Devamlı ona nasıl ulaşabileceğini düşünüyor, ancak bir türlü çözüm yolu bulamıyordu.

Aralık 14, 2014

Bu aşkın kahramanı sen ve ben adlı romanın özeti

admin Uncategorized 14 şubat, aşk, hediye, hediye kitap, kitap, özet, roman

Bir gencin trafik kazası geçirmesi ile başlayan serüven, kol ve bacak kırıkları nedeniyle hastaneye kaldırılan gencin göz damarlarıda zedelenmiştir. Anadolunun Küçük ilçesinde okuduğu Sağlık lisesi ikinci sınıfta okurken, köyden ilçeye gelip aynı ilçede bulunan düz lisede okuyan çok güzel köylü kızı ile,
genç kızın ondan yardım istemesi suretiyle tanışır. Ancak o eğitim döneminin bitmesine çok az bir zaman kalmıştır. Bir de kırsal kesim olması ve kızın abisinden çekinmesinden dolayı tanıştıklarından sonra başbaşa bir kere görüşme şansı bulurlar. Ardından okul yaz tatiline girer. Yaz tatilinden sonra İl merkezinde oturan büyük abisi ve yengesinin onun okumasını çok istemeleri üzerine onlarda il merkezine taşındıkları için bir daha görüşemezler. Aralarında ki bağlantı tamamen kesilir. İl merkezinde liseyi bitirdikten sonra üniversite olarak aynı ilde olan üniveritenin Hemşirelik bölümünü kazanmıştır. Hastane de stajyerlik yapmaktadır. Kader onları aynı mesleklere çektiği gibi tedavi görmek için gittiği hastanede hemşire olarak bulur ancak onu tanıyamaz, çünkü hastane de ilk tanıştıklarında gözleri görmemektedir. Kızımızda onu kazanın verdiği şişkinlik ve alçıya alınmalardan dolayı tanıyamaz. Aynı zamanda kızımızın ismi köyde kullanılan ismi göbek ismidir. Şehre geldikten sonraki kulllandığı ismi ise nüfusa kayıtlı olan ismidir. O yüzden birbirlerini tanıyamazlar, birbirlerine yeniden aşık olurlar. Bilinçaltlarında bu aşk yerleşmiş olduğundan birbirlerine çok suratli bir şekilde aşık olurlar. Birbirlerine geçmişlerini anlattıkları anda birbirlerine niye bu kadar hızlı aşık olduklarını anlarlar…..

Aralık 14, 2014

Bu aşkın kahramanı sen ve ben adlı romanın çıkış hikayesi

admin Hediye kitap 14 şubat, aşk romanı, hediye, kişiye özel, kitap, özel, roman, sevgililer günü

Bu kitap sevgililer günü için düşünülmüş, yorumlanmış çok ilginç bir eserdir.Benim yaradılış doğam gereği her şeyi farklı düşünürüm. Muhakkak farklı bir açıdan bakarım. Bunu kendimi üstün görmek için demiyorum.Yaradılışımdan öyle kendimin çalışarak geliştirdiği bir yetenek değil. Mesala şuan önümde duran klavyede yazı yazarken gözüme ilişen çay bardağı tabağı, bu nasıl daha farklı bir tasarımda yapılabilirdi, gibi soruları beyin kendiliğinden soruyor. Aynı bu babdan yola çıkarak; İnsanın sevdiği bir kimse yada sevgilisi senin için bir kıta şiir yazdım, dese insan ne kadar mutlu olur.

Akla gelen ilk şey şu olur; Bu insan beni o kadar çok seviyor, benim için iyi şeyler düşünüyor ki güzel şeyler yazmış, onunla yetinmeyip bir kaç güzel kelimeyi birleştirip harika kafiyeli iki cümle dizelemiş. Eğer kafiyeli iki cümle insanı bu kadar etkilebiliyorsa bu nasıl daha abartılabilir? Bu güzel şeyler nasıl daha etkili olabilir? Sorusuna binaen bir +kitap+ dolusu cümlecikler demetini ona sunmak, ne güzel bir şey olur düşüncesi ortaya çıktı. Ben kendi eşim için +14 şubat+ +Sevgililer günü+ için böyle bir hediye hazırlamaya karar verdim. 1 sene önceki Sevgililer gününde ortaya çıktı. o günden bu güne roman yazmaya başladım. Aslına bakarsanız bu yazdığım romandaki aşk hikâyesi aslında bizim kendi aşk hikâyemizi anlatmıyor. Yakın arkadaşımdan birinin yaşanmış, gizemli aşk hikâyesini kaleme almayı düşündüm ve başladım. Ortaya böyle bir eser çıktı. Bunu samimi arkadaşlarımla paylaşınca onlarda çok güzel fikir olduğunu seylediler. Ardından kendileri için böyle bir şey yapıp yapamayacağımı sordular. Ben kahramanların ismini değiştiririz olur dedim. Aradan zaman geçti böyle bir şeyi herkes ile paylaşabileceğimi düşündüm. ve internet sitesi yaparak insanların ÖZEL GÜNLERİNDE ÖZEL SUNABİLECEKLERİ ÖZEL BİR HEDİYE sunabilme şansı verdiğimi düşünüyorum.

Ekim 10, 2014

Hello world!

admin Uncategorized

Welcome to WordPress. This is your first post. Edit or delete it, then start blogging!

↑

© aşkınahediye.com 2021
Powered by WordPress • Themify WordPress Themes